Eros Afrodizyak Aşk Parfümü Her şey 2 saniyede oluyor ! Yanlış duymadınız bilimsel araştırmalara göre dünya üzerinde yaşanan aşkların bir çoğu incelendiğinde aşk ‘da ilk 2 saniyenin önemini kanıtladı. Eğer aşık olduysanız iyi bilirsiniz görür görmez hemen bir anda yıldırım aşkı derler hatta bir anda etkilenirsiniz. Bu etkilenme esnasında kokunuzun çok büyük önemi vardır eğer güzel nefis bir kokunuz yok ise belkide hayatınızın aşkını kaçırmış olacaksınız haydi şimdi gelin bilimsel araştırmalara göz atalım.
Beyin cerrahı Prof. Dr. Kemal Yücesoy, aşkın kimyasını anlattı. Kalabalık şehir hayatının aşkın olmazsa olmazı feromonları ayırt etmemizi zorlaştırdığını belirten Yücesoy, aşkın beyinde yarattığı etkiler hakkında bilgiler verdi ve aşka düşmenin 1,5 saniyede olduğunu belirtti.
Aşık olunca beyinde 12 merkez aynı anda çalışıyor diyen Yücesoy, Yaşar Üniversitesi’nde “Dijital dünyada aşk” konulu panelde aşkın nasıl ortaya çıktığını şöyle anlattı: “Aşk için limbik sistemin uyarılması gerek. Limbik sistemin bizim 5 duyumuzdan sadece kokuyla ilgisi var, diğer duyularımızla etkilenmiyor. Dolayısıyla görmek, dokunmak tek başına hiçbir şeyi halletmiyor, mutlaka o kokuyu almak gerekiyor. Burada söz konusu olan, ter bezlerinden salgılanan ve feromon denilen kokusuz kokular. Bunlar sadece beyni uyarıyor ve bu gelen uyarılar eğer limbik yapınıza, kişisel yapınıza, ruh halinize uygunsa bir anlam kazanıyor. Kısacası 2 kişinin arasındaki kimya tutuyorsa aşk ortaya çıkıyor.”
Aşkı, akıl tutulması olarak tanımlayan Prof. Dr. Kemal Yücesoy, aşık olunca beyinde 12 merkezin aynı anda çalıştığını belirtti. Yücesoy, aşkın beyinde meydana getirdiği değişikliklerden bahsederek, “Aşk, görsel bir şeyle başlıyor. Beyin, o an bir fotoğraf çekiyor. Bu fotoğraf çekildikten sonra aşka düşme ya da kalp çarpıntısı başlıyor. Bu durum, toplamda 1,5 saniye sürüyor. Feromon, ter bezlerinden salgılanan kokusuz koku dediğimiz kişisel bir olay. Feromonlar aracılığıyla ‘Bana uygun mu, değil mi’ o anda karar veriyorsunuz. Görüntü, koku tamam dediniz, yukarıda beyinde bir fırtına başlıyor. Bundan sonra bütün iş beyinde dönüyor. Ne kadar kompleks olursa olsun, beyin, en basit 5 duyuyla yoğurduklarıyla yaşıyor. Görme, dokunma ve koku girmedikten sonra aşk olmuyor. Aşkın belki tıbbi bir tanımı yok ama beyinde şekilleniyor, yer buluyor. Bitişi, sürdürmesi, başlangıcı hepsi beyinde. Yaptığı şeylerden dolayı akıl tutulması olarak değerlendirebiliriz. Beynimizin günlük hayatı yöneten kısmını devre dışı bırakıyor ve mantık tutuluyor. Subkortikal merkezler dediğimiz ana kumanda dışı yerler çalışmaya başlıyor ve asıl çalışması gereken yerler devre dışı kalıyor. Bu nedenle aşka akıl tutulması diyoruz” dedi.